Breaking News

SELİN NİŞAN K. OKURLARI İÇİN CEVAPLADI

  • Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

 

Kadıköy’de doğup büyümüş olmama rağmen aslında ben bir Tuzla’lıyım. Çok uzun zamandır ailemle birlikte Tuzla’da yaşıyoruz ve şehrin keşmekeşinden uzak bu sakin hayatı çok seviyoruz. Önceleri bizim için sadece bir yazlık olan bu küçük balıkçı kasabası zaman içinde ömrümüzü geçirdiğimiz tek evimiz oldu. Elbette Tuzla’da seneler içinde ne yazık ki bozulan İstanbul’a ayak uydurdu ve o güzelim balıkçı kasabası halinden uzaklaştı ve şehirleşmeye başladı ancak bizim yaşadığımız bölge yine de sükûnetini korumaya devam ediyor. Büyük bir bahçenin içindeki iki evin birinde annem ve babam diğerinde ise ben, eşim, iki oğlumuz, dünya güzeli Kafkas çobanı kızımız, geveze Afrika gri papağanı minik oğlumuz ve onlarca balığımızla birlikte yaşıyoruz. Bilinçli olarak seçtiğimiz sakin bir hayat bizimki…

 

Kadıköy Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başladım ancak her zaman istediğim aslında moda tasarımı eğitimi almak olduğu için kısa bir süre sonra ayrılıp Londra’ya gittim ve eğitimime orada devam ettim.

Eğitimini aldığım mesleği sekiz sene yaptıktan sonra grafik tasarımına yöneldim ve bu meslekte senelerimi geçirdim. Ama artık ne sabrım ne de gözlerim izin veriyor.

 

  • Kendinizi ne zaman yazar olarak tanımlamaya başladınız?

Kişinin kendisini “Yazar” olarak tanımlamasını fazla iddialı buluyorum hatta cüretkâr bile diyebilirim. Yaşadığımız ülkede herkes çok kolay “bir şey” oluyor. Tek şarkıyla şarkıcı, tek filmle oyuncu, tek bir kitapla yazar olabiliyorsunuz. Ben kendime ancak dilediğim kadar okuyucuya ulaşabildikten ve onların beğenisini kazanabildikten sonra yazar diyebilirim.

Resimlediğim ve yazdığım bir masal kitabım, bir ilk gençlik romanım ve hazırlamakta olduğum bir “Mevsim Romanları” serim var. Mevsim romanlarının ikisi bitti ve satışta. Üçüncüsünü ise yazıyorum.

Ve ben bunların kendimi bir “Yazar” olarak adlandırmaya yetmediğini düşünüyorum. Ben henüz, bir şeyler yazan ve yazdıkları okunan biriyim.

  • Türkiye’de ve dünyada en beğendiğiniz yazar / yazarlar kimler?

Doğrusu bu benim çok sevdiğim bir soru değil.

Bazı romanlarını/kitaplarını sevdiğim yazarlar var diyelim. Bir yazarın tüm yazdıklarını sorgusuz sualsiz beğeneceksiniz diye bir şey olamaz çünkü. Ama dillerini, tarzlarını çok beğendiğim yazarlar elbette var.

Haldun Taner’in diline, kullandığı Türkçeye bayılırım mesela. Öylesine yalın, yumuşacık bir dille anlatır ki… müthiş bir şeyi en sıradan kelimelerle anlatabilmek bence olağanüstü bir yetenek ister.

Deniz Erbulak mesela! Şahane bir yaratıcılık ve son derece zeki bir dil kullanır romanlarında. Yansıma üçlemesindeki yaratıcılığa şapka çıkartmamak mümkün değildir. Lande sokaklarının nemli, hafif küflü kokusunu burnunuzda hissediyorsunuz. Arkanızdan kimin gelip sırtınıza dokunacağı endişesiyle ürperiyorsunuz. İşte bu iyi bir romandır!

Gabriel García Márquez’den Yüz Yıllık Yalnızlık! Hayatımda okuduğum en iyi romandır. Henüz daha iyisini okumadım.

  • İlk kitabınızı bastırmayı ne zaman düşündünüz?

Bu, seneler önce verdiğim bir sözdü açıkçası. Her açıdan hayatıma yön veren insanlardan belki de en önemlisi Kadıköy Anadolu Lisesinden İngilizce öğretmenim Dicle Öldürülen oğludur. Yattığı yer incitmesin Dicle Hoca, yazdıklarımı çok beğenirdi ve kariyer olarak bu konuda yoğunlaşmam gerektiğini söylerdi. Ne yazık ki ben sözümü çok geç tuttum ve o, sözümü tuttuğumu göremedi. Bu da içimde hep bir yara olarak kalacak sanıyorum. Yani aslında seneler önce verilmiş bir karardı ama ben çok geç gerçekleştirdim.

  • Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?

Ben herkesin her şeyi okuması gerektiğine inananlardanım. “Ben kadınlar için yazıyorum,” ya da “Benim okuyucum gençler,” gibi bir şey söylemek bence fazla faşist bir yaklaşım olur. Kendi adıma söylüyorum, iyi bir dille yazılmış, konusuyla beni alıp götürebilen her şeyi okurum. Bu bir çizgi roman da olur, masal da bilimkurgu da aşk romanı da polisiye de. Yani söylemek istediğim, benim romanlarım da herkesin okuyabileceği romanlar. Erkeklerden, kadınlardan, gençlerden ve daha olgun yaştakilerden okuyucularım var ve onlardan aldığım geri dönüşler, mesajlar beni çok mutlu ediyor.

  • Kitabınızın teması nedir?

Romanlarım, içinde aşk da olan hayat hikâyeleri. Hatta ben yazdıklarımı masal olarak adlandırmayı seviyorum, kendimi de bir masalcı. Benim romanlarımın olmazsa olmazları var, örneğin hayvanlar, çocuklar, aile ve arkadaşlıklar. Eğer bunlar koca bir tabak makarnaysa, romanlarımdaki aşk da bu makarnanın üzerine koyulan lezzetli bir sos.

Romanlarımı yazarken amacım her zaman okuyucuya kendini iyi hissettirebilmek. Canı sıkıldığında okusun, yorucu bir günün ardından rahatlamak için okusun ya da hayatta hâlâ iyi bir şeylerin olduğunu hatırlamak için okusun. Okurken kendini, o anlattığım mekânlarda görebilsin, yağdırdığım yağmurda ıslansın, söndürdüğüm mumun o isli kokusu burnunda dolaşsın, hatta belki de roman kahramanının öpücüğünü dudağında hissetsin.

  • İlham kaynağınız nedir?

Tabii ki hayat… Etrafımda gördüğüm her bir canlı. Bir kedinin, köpeğin kuşun karşısında oturup saatlerce seyredebilirim. Kişiler de öyle… Sıkışık trafikte sağ tarafımda beklemekte olan arabanın içindekiler benim için roman karakterleri olabilir. Tatsız trafiği hiç de önemsemeyen ve bu süreyi arabada olsalar bile eğlenerek geçiren iki arkadaş, daha önceden aralarında oluşan sorunu arabanın içinde sıkışıp kaldıkları bu süre içinde halletmeye çalışan çift, uzaklara dalmış yorgun gözleriyle taksi şoförü…

Etrafım roman karakterleriyle dolu benim.

  • Okurlar eserinize nereden ulaşabilir?

Başta www.kitapyurdu.com ve D&R olmak üzere tüm kitapçılar ve internet mağazalarından kitaplarıma ulaşabilirsiniz.