Breaking News

Obezitenin çözümü obezite cerrahisinden geçiyor!

BURSA (İGFA) – Obezite Cerrahisi bir diğer adıyla Bariatrik Cerrahinin, tüm yöntemleri denemesine rağmen kilo vermeyi başaramamış hastalarda son çare olarak uygulanan bir tedavi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ufuk Arslan, “Cerrahi yöntemler kalıcı kilo kontrolü sağlamayı hedefler. Obezitenin neden olabileceği ve hayatı tehdit edecek pek çok hastalık riskini ortadan kaldırır, kişinin yaşam kalitesini yükseltir. Hangi tedavi yönteminin uygulanacağına; kişinin yeme alışkanlıkları, obeziteye eşlik eden hastalıkları, mevcut kilosu doğrultusunda karar verilir. Obezite cerrahisinden sonra kişi hızlı bir şekilde kilo verir. Fakat elde edilen formun korunabilmesi için kişi, yaşam tarzı değişikliklerini kalıcı hâle getirmelidir” dedi.

OBEZİTE CERRAHİSİ HERKES İÇİN UYGUN DEĞİL

Obezite cerrahisinin herkes için uygun olmadığını belirten Doç. Dr. Ufuk Arslan, “Bariatrik cerrahi operasyonu sonrası, hayat tarzını değiştirmeyen ya da beslenme kurallarına uymayacak şekilde bilişsel bozukluk gösterebilecek kişiler, obezite tedavisi için uygun değildir. Obeziteye neden olmuş rahatsızlıkların tedavi edilebildiği hastalar, tedavi edilmemiş yeme bozukluğu olan kişiler, şiddetli derecede psikiyatrik hastalığı bulunanlar, portal hipertansiyon sahibi kişiler, ileri evrede kanser hastaları, hamilelik süreci içinde olan kişiler de obezite cerrahisine uygun değildir” dedi.

VÜCUT KİTLE İNDEKSİ 40 VE DAHA FAZLA OLAN KİŞİLER İÇİN UYGUN

Doç. Dr. Ufuk Arslan, “Genel olarak bariatrik cerrahi için, vücut kitle indeksi 40 ve daha fazla olan kişiler için uygundur. Diyet ya da spor egzersizi yaparak kilo vermeye çalışan ve bunda başarısız olan kişiler, hormonsal dengesizlikler yaşayanlar; bariatrik cerrahiye uygun olabilir. 18 ila 56 yaş arası olan kişiler, vücut kitle indeksi, 40’ın üzerinde olan kişiler, obeziteye bağlı kalp, diyabet, uyku apnesi, yüksek kolesterol sorunu olan kişiler, 5 yıl süreyle obez olmuş ve diğer diyet, spor gibi alternatiflerden sonuç alamamış kişiler, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı olmayan kişiler obezite cerrahisi tedavisi uygulanabilecek hasta tipidir” dedi.

OBEZİTE CERRAHİSİNDE KİŞİYE EN UYGUN OLAN YÖNTEM TERCİH EDİLMELİ

Obezite cerrahisinde kişiye en uygun olan yöntemin tercih edilmesi gerektiğini belirten ve bu yöntemlerden bahseden Doç. Dr. Ufuk Arslan, “Tüp mide ameliyatı olarak da adlandırılan mide küçültme ameliyatı, cerrahi bir kilo verme uygulamasıdır. Bu tedavi tipik olarak laparoskopik olarak gerçekleştirilir. Tüp mide ameliyatı sırasında midenin yaklaşık %80’i çıkarılır ve geriye muz büyüklüğünde ve tüp şeklinde bir mide kalır. Mide botoksu ise midenin belirli bölgelerine endoskopik olarak Botulinum toksini enjekte etmeye dayanan bir kilo verme yöntemidir. Bu yöntemde mide kaslarının kasılması sınırlandırılarak mide boşalma zamanı geciktirilir ve hasta iştahsızlık yaşar böylece kilo kaybı sağlanır. Mide balonu da kilo vermeye yardımcı olmak için cerrahi olmayan bir müdahaledir. Tıbbi kullanıma uygun silikondan yapılmış, yumuşak, yuvarlak, şişirilebilir bir balon, ameliyata gerek kalmadan ağızdan midenin içine yerleştirilir. Mide içine yerleştirildikten sonra, boş balon sıvı ile doldurulur ve burada iştahı azaltmak ve yer kaplayarak tokluk hissini uzatmak için çalışır” dedi.

KİŞİLER, OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI NORMAL HAYAT AKTİVİTELERİNE 4-6 HAFTA İÇİNDE DÖNMEYE BAŞLAR

Son olarak Doç. Dr. Ufuk Arslan, “Obezite cerrahisi, uygulanacak prosedüre göre 45 dakika ile 2-3 saatlik operasyonları içerir. Kilo verme ameliyatının ardından, yapılan operasyon türüne göre, 1 ila 3 gün hastanede yatma ihtiyacı duyulur. Cerrahi operasyon geçiren kişiler, normal hayat aktivitelerine 4-6 hafta içinde dönmeye başlar. Normal hayat standartlarına dönmek ve ameliyat sonrası yaşam tarzının ciddi şekilde değiştirilmesi için, uzun vadede diyet ve egzersiz programlarının, sıkı sıkıya takip edilmesi ve kontrollerin kaçırılmaması da önemlidir” diyerek sözlerine son verdi.